14 Mart 2012 Çarşamba

KADIN OLMAK


Yaşarken farkında mıyız gerçeklerin. Yani bize anlatılanla var olanın aynı olup olmadığını yani sağlamasını yaptınız mı gerçeğin. Sorguluyor muyuz gerçeği (ki işin aslı gerçeğin ne olduğu da tartışılır. Ben bu sanal dünyadaki gerçeklikten bahsediyorum. Bir dakika yeteri kadar açıklayamadım. Yani platonun dediği sahte dünyadan bu dünyadan bahsediyorum). Biri bize yalan söylüyor, inanıyoruz. Sonra biri çıkıp bunun gerçek olmadığını söyleyip, gerçeği söylediğini iddia ediyor. Buna da inanıyoruz ki diğerinin yalan olması sonra söylediğinin doğru olduğu anlamına da gelmiyor tabi ki. Konu çok çetrefilli ama ben tek bir yoldan gideceğim. kadınlarrr

“Ayakları üzerinde durmalı kadın” cümlesiyle büyüdüm. Kadın ayakları üzerinde durmalı. Sanki kadın hep korkak ve çekingendi de artık ayağa kalkmalıydı. Peki, tersten gidelim. Ayağa kalkmayan kadın ne yapıyordur. Oturuyordur. Oturan oturduğu yerde bir şey yapar mı? Hayır. Yani kadın hiçbir şey yapmıyordu ayağa kalkmalı ayakları üzerinde durmalıydı. Allah aşkına bu tespiti kim yaptı merak ediyorum. Yıllarca kadın hakları diyen erkeklerin kadınları daha ne kadar kullanabiliriz düşüncesinin sonucu olduğunu düşünüyorum. Tüm gün evde çekip çeviren bir aile mekanizmasının doğru işlemesi için hem patron hem hizmetçi olan kadının evde tembellik yaptığını düşünen (bence tembel bir erkek) bir erkekten çıktı bu fikir.
Sonra kadınlar iş yapmaya başladı avlanmaktan yorulan erkek sanayileşmeyle işin 3’te 2’sini kadına yaptırmaya başladı. Bu arada kadın hala doğuruyor hala çocuk bakıyor hala anne hala eş hala anne. 3’te 2’lik parayı alması gerekirken 10 da 1 ini alıyor. Yani paranın 10 da 9 unu, iş gücünün 3 de 1 ini yapan erkek alıyor. Oda yetmezmiş gibi tüm mal varlığının 3 de 2 si kadının olması beklenirken sadece % de 1 i kadının. Erkekler servetlerine servet katmak için kadınları çalıştırıp etinden sütünden derisinden faydalanma peşinde.
Ben bunda iyi bir niyet hissetmiyorum. Yani kadın siyasetin içinde olmalı kadın yönetimde üretimde olmalı derken hakkını vermeyi kimse düşünmüyor.
Bu gün kadın hakları diye yola çıkan hiç bir cümleyi samimi bulmuyorum.
Yaşamda özne diye bir şey olmaz ne kadındır ne erkek. Ailedir özne. Aileye kurum denmesinden de hoşlanmıyorum. Sanki zaruri bir birliktelikmiş gibi. Gönüllülük esastır. Şimdi kimseye anlatamam kadın kimdir erkek kimdir. Belki bir başka zaman ama şimdi bu yazıda değil.
Kadın kadındır saçıyla endamıyla gücüyle hisleriyle zarafetiyle inceliğiyle duyarlılığıyla dokunuşuyla...
Erkekte erkektir... Kudretiyle, gücüyle, duruşuyla, güvenilirliğiyle, sahip olduklarına karşı aldığı sorumluluğuyla...
Yaşam bir savaştır evet ama bu olsa olsa insanın kendisiyle olmalı. Kahpece esen rüzgârlar olmadığı sürece kadınların bahsi edilen ayakları üzerinde durmalarına gerek yoktur. Onları ayakları üzerinde durmalarına zorlayan ortamları ortadan kaldırmak lazım. (kimin eline silah verirsin? Tehdit altında olana verirsin. Kendisini koruması için. Ben tehdit istemiyorum)

a.okul


Hiç yorum yok: