30 Nisan 2012 Pazartesi

öğretmen- anne- baba- çocuk

herkes tartışıyor. herkes konuşuyor. çoğu bizi , biz öğretmenleri eleştiriyor. haklılarda elbette ama tüm söyledikleriyle değil bunca konuşana karşılık hala susmalarıyla işlerini yapıp ortaya düşmedikleri için haklılar.
araştırma yapılmış kaç türk ailesi hepberaber ne faaliyet yapıyor diye. sonuç: evde oturup ailece yapılan faaliyet televizyon seyretmek. bunu okumayan cahili değil bunu bizde yapıyoruz. sonra soruyorlar eğer geliriniz iyi olsaydı ailece konsere gidermiydiniz. elbette. operaya bile giderdim. üniversite okuduğumuz yıllarda her hafta bir şekilde kendimizi eğlendirmek birazda geliştirmek adına giderdik sinemaya. babam belki bilmezdi benim verdiği parayla sinemaya gittiğimi ama ben giderdim. babam sinemaya gidemezdi çünkü oda tıpkı şu anda benim yaptığımı yapıyordu. çocuğu için iyi bir gelecek hazırlamaya çalışıyor kendi gitmiyor bizi gönderiyordu. şimdi soruyorlar öğretmenler ne kadar sıklıkla ktap okuyor sinemaya gidiyor ..vb diye. nasıl ama nasıl. öğrencimizden öğrendiğimiz yeni yayınlar evde interneti olmadığı için okulda notlarını giren öğretmenlerini görmüyormu kimse. ve biz herşeye ve herkese rağmen öğretmeniz. ben işimi çoook seviyorum. kusura bakmasınlar okulda en çok sevdiklerim onlar. onlar sayesinde günüm güzel geçiyor. benim işimi zorlaştırmak için kurulmuş sistem ve kurallara ancak o öğrencilerimin heyecanıyla katlanabiliyorum.
bu devletin öğretmeni bile benim ne iş yaptığımı bilmezken (hani ben resim öğretmeniyim ya o nedenle... onlara göre yan gel yat. ama tabi onlar çok çalışyorlar bakın hepsi filizoff:)) ben sırf onlar için öğretmen olduğumu düşünerek çalışoyrum. bazen beni vatanseverlikle suçlayanlar ( aslında sevmediğimle) akşama kadar odalarında net başında okey oynarken, ben dersime girerken, ben o altın çocuklarım için çalışıyorum.
ben lise öğretmeniyim. benim çocuklarım 15-16 yaşlarında çoğuna göre kocaman adam kimine göre bilmem ne.. ama benim için çocuk. kızdığımda oluyor elbette hatta bazen hakaret ettiğimde. ama kızmayın bana ben kendimi onların anneleri gibi görüyorum. suratları asıyldığında nasıl soruyorsam. sevindiklerinde sevinçlerini nasıl paylaşıyorsam. güzel bir davarınşta nasıl tebriklere boğuyorsam aynı zihniyetin doğurduğu duyguyla kızıyorum. ben öğretmenim. çoğu veli çocuklarını okula gönderrerek günlere gitme peşindeyken bilmezken ne sıkıntı var diye ben yanlarındayım. onlar okumazsa görürüsem yıllar sonra muhtaç en çok ben üzüleceğim. kızarım tabi kızacağımda yeri geldiğinde. çocuk bilmez hata ne o benim neye kızdığıma bakarak öğrenecek doğruyu yanlışı. o bu yaşamda tecrübesiz beni ondan ayıran yönümle yönlendireceğim.
ben öğretmenim ama anlatıldığı gibi değil öğretmenlik. medyaya kadar herkes öğretmeni suçlama peşinde. yazık ama sizi böyle düşündüren böyle bakmanıza sebep olan sistem kurucularına yazık. bence öğretmenelri geliştirecek programları bırakında anne babalara anne baba olduklarını hatırlatacak programlar kurslar hazırlayın. onlar çocuklarını odalarına atıp cebine para verip yapıyorlar anneliği babalığı biri bence bize öğretmenliği değil onlara kim olduğnu anlatsın.
çook uzattım ya. bıraksam daha çok yazarım. ama neyse bi ara yine devam ederim:))

2 yorum:

Adsız dedi ki...

üzülmemelisin bence öğretmenlik çok kutsal, benim oğlum anaokuluna gidiyor ve öğretmenini görüyorum bir anne gibi oğluma karşı. Ama insanların çoğu ,çoğu zaman hariçten gazel okur. Bir mesleğin içinde olmadan, bazı şeyleri anlayamazsınız. Bu ülkenin öğretmenine, doktoruna saygı yitmişse demek ki biryerlerde yanlış yapılıyor. Daha iyi çalışma şartları diliyorum :)

venüsün kalbi dedi ki...

ne güzel bir temenni ve ince bir tarif duygularıma. teşekkür ederim sevgili anne.