6 Haziran 2012 Çarşamba

kim var orda... beni kim okuyor...

ne kadar enteresan değilmi. gecenin bir yarısı oturmuşum birşeyler yazıyorum. kimin okuduğunu okuyup okumadığını veya okuyup anlayıp anlamadığını ne anladığını bilmediğim, kimbilir nerde dünyanın hangi ucunda neden niye burda bilmediğim yahut tamamen tek başına olduğum kimsenin beni okumadığı resimlerine bakar gibi hikaye kitaplarının baktığı ki ailem dediğim onca insandan kimsenin bu bloga girmediği ne yazdığımı merak etmediği, ve yine yahut okuyup gayet cıvıkca ne demek istemiş deyip göremediği.... küçücük bir çığlıktır yazmak. 
kimse seni zorlamaz. kafana silahda dayanmamıştır parada vermiyorlar, uykumdan yatağımdan ayrı kalmama ne sebep olurki anlayan varmı. anlayabilen varmı. kim niçin paylaşmak ister ki. bu beni dürten şey ne ki. sanki bir kasaya sıkıştırılmış ruhum sızıntı yapar gibi. bu blogta sızanları bir bezle siler gibi. seviyorum desen beni kim anlar. varmı. yazı yazmayı resim yapmayı şiir okumayı yazmayı seviyorum. ruhumun içinden sürekli yayında bir freknas varda bende bir telgrfçı hızında hayata geçirmeye çalışıyorum sanki. uyandığım anda benden fışkıran birşeyler var. yemek verken sofraya değen gün ışığını saatlerce seyredip güzelliğine kitap yazabilirim. sonra dışarı çıktığımda bu günlerde beni sarhoş eden akasya leylak ve yeni kesilmiş cimlerden gelen ot kokusu evet bildiğiniz ot kokusu... beni bu dünyadan uzaktaştıran şeyler. yolda yürürken konuşmak istiyorum sanki karşımda biri varmışta gözleri görmeyen, ben ona gördüklerimi hissetttiklerimi anlatmalıymışım gibi hissediyorum. hani dersinizki sus içinde hisset. hayır bu cümleleri kulağımın duymasına ihtiyacım var. ben o zaman yaşadığımı farkediyorum. yazılmamış söylenmemiş duyguların varlığı nasıl kanıtlanır. 
yaşam öylesine inanılmazki doğa öylesine mucizelerle doluki beni kendine düzenine sistemine hayran bırakıyor. ben yaşamaktan öylesine büyük bir keyf alıyorumki.
geçen gün öğretmenler odasına girerkenşarkı söyledim. aslında bu hep yaptığım birşeydir. arkadaşların bana garip bakıp güldüklerini gördüm. bir şey farkettim. o odaya ağlayarak girseydim. yahut kızgın birine bağırarak küfrederek... daha normal karşılarlardı. ve daha çok maleme vardı egoları için. zavallı mutsuzluklarında mutlu bir insan görme tahammülsüzlüğü yaşıyorlar. milletçe mutlu insanı sevmiyoruz. ne kadar dram o kadar iyi. kocam dövüyor yok kaynananm şunu dedi falan gibi birşey söylesem daha normal gelir akşam evlerine gittiklerinde eşlerine ya ....hanımın sorunları var yazık kadıncağıza gibi (ki bu en iyi ihtimal olurdu ) cümeler sarfederlerdi. 
heyecan doluyum ben. onlar kendilerine bu mükemmel dünyayı zehir etmekle uğraşırken ben tadını çıkarıyorum. bana verilenlerle düzenimi kuruyorum. elimin altında bir klavye yazıyorum. şarkı söylüyorum dans ediyorum. bu dünyadaki herşeyi seviyorum. ve insan... sizleri yaratanın kusursuzluğundan dolayı seviyorum. onun büyük sevgisi ve merhametinden dolayı seviyorum. " eğer insanoğlunun her lanet yağdırdığını yok etseydik dünyada insan kalmazdı" yanlış olmasın böyle bir ayet okumuştum. işte bu nedenle herşeyi ve herkesi seviyorum ve bağışlıyorum herkesi herşeye rağmen kendilerine rağmen...


a. okul


Hiç yorum yok: