26 Mayıs 2012 Cumartesi

TÜM GENÇLERE -(en çokta öğrencilerime:)


Gençsin daha bedenin bile yeni algılamaya başladı yaşadığın dünyayı. Ruhun hala hazır değil aslında. Merak ve heyecan kasıp kavururken seni sen izlemelisin tüm olan biteni çevrende. Köreltmeden içindeki heyecanı. Hayatın tadı ayrıntılarda gizlidir. İyi bakmalı ve iyi görmelisin gerçek ne. Gerçek sana diretilen mi yoksa senin anladığın mı? Gel gitlerle geçecek çoğu zamanın hatta bazen kendinden bile şüphe edeceksin. Ben neyim ve ne istiyorum. Sevdiğimi gerçekten seviyor muyum? Yoksa bu bana dikte mi edildi diye.
Daha kaç gün oldu anacığının koynundan çıkalı. Pembe topukların yere basalı kaç gün oldu. Onlar nasırlaştıkça öğreneceksin her şeyi. Söylesene kaç katmer oldu topukların. Kaşların düştü mü gözlerinin üstüne.
Sen daha taze bir filiz gibisin. Eğilip bükülürsün ama korkma evladım. Kırmaya gücü yetmez kimsenin. Her seferinde dimdik kalırsın. Gücünü körpeliğinden alacaksın. Sertleştikçe insan çabuk bükülmüyor ama çok sert esince rüzgâr bir anda kırılıveriyorsun.
Kimin ne dediğinin bir önemi yok, kimin ne düşündüğünü bilmelisin. Bunun önemi de şundandır. Dost mu düşman mı diye de değil. Sadece alanıma ne kadar girebilir diye. Yani sen istemediğin sürece kimse sana zarar veremez. İnsan zararı en savunmasız ve iki gözü kapalıyken görür. Kimseye iki gözünü kapamamalısın. Tabi bu insanlara güvenmeyeceğin anlamına gelmez. Dostlarından çok şey beklemezsen çok güvenmende sorun yaratmaz. Aradığın güç ve kuvvet sadece senin içinde. Kimsede senin yaralarını saracak merhem yok. Sen kendini kendinden yaratacaksın her seferinde.
Dostların yarendir hayatında. Yoldaştır bu hayat denen yolculukta. Yol kenarındaki çiçeklerdir. Gördüğün bu manzaraya renk katarlar sadece ama asla hayatın ta kendisi değildir. Onlara gerektiği kadar özen gösterecek ve önem vereceksin. Her şeyde olduğu gibi asla gerektiğinden fazla ciddiye almamalısın. Senin birinci sorumluluğun kendinsin. Önce kendini iyi tutmalısın. Tutmalısın ki çevrene bir faydan olsun. Kısık bir ateş çevresini ne ısıtır ne de ışıtır.
Şiddeti gördüğünde çevrende çok korkma. İnsanlık dışı diye adlandırılan her şey bir insan icadıdır. Bunu yaratan sebepleri belirlemek gücünün yettiğinde ortadan kaldırmak gerekir. Hiç kimse ilkokula başladığı gün ömrünün geri kalanını mahkûm geçirmeyi hayal etmemiştir ya da daha çirkin yerlerde. Her çocuk güzel ideallerle başlar yola. Yoluna taş koyan sebepleri ortadan kaldırmak gerekir.
Dinlemeyi bilmesin, tabi kendini fazla kaptırmadan. Empati kurarken unutmamalısın ki. Bu kaderleri yazan ilahi bir güç var. Asla fazla sorgulama. Her olayın bir sebebi vardır. Senin yapabileceğin en iyi şey yanlışa düşmemek için temkinli olmak. Bazı insanlar dolaşık ip gibidir. Çözmek mümkün olmaz bazen. Senin görevinde değildir zaten. Kendini fazla yoracağın durumlara sokma. Su akar yolunu bulur acele etme.
Kendini hayatın neresine koyarsan o olursun. Kendi kaderini kendin belirlersin hayat denen pazarda. Değerin nedir bunu iyi belirle. Sen yafta istemesen de insanların birinci görevidir tanıştıkları insanları yaftalamak. Bu nedenle ilk izlenimleri hep iyi tut. Düşman edinmek sanıldığından daha çok enerji gerektirir insana. Dostluklar da öyle ama en azından başını yastığa koyduğunda daha huzurlu olursun.
Ve asıl en önemli ders Allah’la bağlantını asla koparma o sana gerektiği zaman gerektiği kadar gücü verecektir. Ona kimseye yakın olmadığın kadar yakın olmalısın. Seni herkesten daha iyi tanıyan odur. Doğruyu ve yanlışı sana o daha doğru öğretir. Eğer bir işi yaparken hırsız misali heyecan basıyorsa içini, iyi değildir yaptığın. Yaptığından memnun değilken bile yüzünde bir tebessüm varsa iyi bir iş yapıyorsun demektir. Bu da Allahın insanlara verdiği vicdandır.
Sonra;
Ellerini iyice açmalı kollarını iyice kaldırmalısın. Ve hissetmelisin rüzgârı parmaklarının arasından geçen. Ve demelisin “Ey hayat bekliyorum tüm sürprizlerini işte şimdi hazırım. Ve güçlüyüm. Yaz senaryonu alabildiğince”. Ağlamakta lazım bazen gülmekte. Bu değil midir hayat. 

A.OKUL


.

Hiç yorum yok: