Charles Courtney Curran -zirvedekiler. |
İnsanoğlunun dünyaya gönderilmesiyle başladı macerası. İki
cins olarak yaratıldık. Neden farklı iki cins? açıklamasını yapmak düz mantıkta
kolay elbette: çoğalmak için… Ama artık biliyoruz ki çoğalmak için karşı cinsi
bulamayan bir erkek denizatı dişi olabiliyor ve çoğalabiliyor. Yani uzatmayayım
benim kadın olmamın nedeni sadece bebek taşımak olmamalı. Velev ki öyle olsun
hadi; sadece biyolojik farklılık olsaydı; duygusal anlamda niçin böylesine
erkeklerden farklıyım. Yaşam mücadelesi başladığı andan itibaren yaşamdaki
duruşları ve misyonları erkeklerden farklı olan kadınlar kimi zaman erkeğe eşit
kimi zaman aşağı görüldü. Ne garip değil mi. Kim karar veriyor kimin kimden
üstün olduğuna. Nasıl bir beyin benim eşit yahut aşağı olduğum kanısına
varıyor. Beyninin % 3 ünü kullanabilen bir varlık bana kalıp biçiyor. Kime neye
göre…
Her neyse uzatmadan geleyim konuya. Bizleri eşit olma,
ayakları üzerinde durma yalanıyla iş hayatına atan mantık şimdide kadın
olmamızdan rahatsız oluyor. Kadın işinde duygusal olamaz yani robot gibi işini
yapmalı. Geçen gün ağlama ihtiyacı duyduğumda fark ettim bunu. Ağlamaktan
utanmam gerekiyormuş gibi bir baskı hissettim. Ama hepsi bu değil yani tek
başına Ayşe değilim ben Hz. Havva’dan bu güne tüm kadınların tüm evrimiyle değiştim.
Çok çeşitli yaşam yollarından sıkıntılarından bu güne geldim. Çok değiştim
değiştirdim değiştirildim. Erkek gibi çalışıp evimin geçimini sağlamaya
çalışıyorum milyonlarca kadın gibi. Yaşamımı
kaliteli kılmaya çalışırken niçin erkek gibi olmalıyım. Ben hem kadın olup hem
hayatımı kazanamaz mıyım. İşlerin kurallarını kim belirliyor. Çalışan insan
olmanın kriterlerini kim belirliyor. Kırmızı ayakkabı giyip topuk seslerimin
koridorlarda yükseldiği bir yerde niçin çalışamam. Niçin kibar olamam. Benim kahkaham
niçin rahatsız ediyor kanun koyucuları. Ben pek alada işimi yapıp kadın
olabiliyorum. Olmak istiyorum. Duygulandığımda ağlamak istiyorum. Bu kime neye
engel ki. Beni gerçekten küçük mü düşürüyor aciz mi sanıyorsunuz. Gerçekten mi?
Kaldı ki sizin tüm hayatımızın tüm durumlarına sızmış olmanıza rağmen nasılda
dimdik duruyoruz.
Ben kadınım. Unutmak isteyenlere görmezden gelenlere inat. Ben
zayıf kasları olan gözyaşı pınarının ucunda asılı, bir konserveyi bile yardımsız
açamayan belki ama tüm cinsimin soyuyla sizlerle savaşabilen küçük kaslarımızın
yetemediğinde dayak yiyen ama ayağa kalkan, sizin patronlarınızdan korkarak
yaptığınız yalakalıklara inat şiddet meraklısı kocasına kafa tutup boşanabilen ama düzenin eksikliğinde; meydanda bıçaklanacak kadar özgürlük düşkünü cesur amazon, ben kadınım ağlarken
belki size kalkamayan elleri gözyaşını silip hedefinden şaşmayan…ben kadınım
yokluktan korkmayan eve 'ekmek götüremiyorum' diye gurur meselesi yapıp dama
çıkmayan direnen…ben kadınım akıllı olduğunuzu sanırken aptallığınızı yüzünüze
vurmayacak kadar akıllı…ben kadınım evde işte sokakta varlıkta yoklukta
hastalıkta her durumda her şartta zarifim inceyim ama güçlüyüm…
a.okul
1 yorum:
Kadın savaşçıdır, emekçidir, ,işçidir. En büyük mücadeleci, en büyük devrimcidir. Bir evladı, bir kocayı bir dünyayı değiştirir. Evrenin odak noktasındadır kadın.
Tekerleği icat eden insandan atomu parçalayan adama kadar hepsi bir kadının bir annenin eseridir.
Kadın erkek gibi olduğunda değil kendi gibi olduğunda güçlüdür.
Ne mutlu size kadın olmanın bilincindesiniz. Kadın gibi Kadın olmanın.
Yorum Gönder