En sevdiğim sanat akımıdır romantizm. Yarattığı duyguyla, var olan birbirinden oldukça farklı. Romantizm dendiği zaman insanın aklına mum ışığı ve fonda duygusal bir müzik geliyor. Halbuki romantizm bu olmakla birlikte sadece bu değil. yani ...evet, böyle bir duygusallık söz konusu elbette ama duygu dendiği zaman anlaşılan tek şey sevgi aşk ve heyecanın karışımı değildir. Duygunun içinde aşk olduğu gibi melankoli, nefrette, kin de, öfke de, intikam da, vahşet de, hırs ta... vardır. Çıktığı dönemi değerlendirirsek... Fransız ihtilali sonrası avrupanın o çalkantılı dönemleri ve napolyonun özgürlük adına yaptıkları... sonrasındaki yıllarca sivil halk üzerindeki baskılar ve sorgusuz ve açıklamasız yapılan katliamlar... Evet, işte romantizm içerisinde bu duyguları da barındıran bir sanat akımı. İnsansız manzaraların yapıldığı dönemler olduğu gibi, teknolojinin geleneksel yaşam üzerindeki ağır etkileride söz konusudur. tüm bunlar romantizm sanat akımının içinde yer alır.Şimdi burdan gelelim duygusal insan olmaya... Ben duygusal bir insanım. tıpkı romantizm sanat akımındaki duygusallıklık gibi bende çoğu gelişmelere ve değişimlere olaylara uçlarda tepki veren bir karatere sahibim. Normallik benim bünyemde barınmaz. Normal aşk, normal yaşam, normal aile, normal öfke, sevgi, kızgınlık...Bunlar bende ya olmaz ya da abartılı olur. Bahsettiğimiz tam olarak bende değilim aslında benden yola çıkarak bir kavramı düzeltmeye çalışıyorum. Duygusallık öyle Türk fimlerinde zırlayan, biri bişi dedimi içine kapanan zavallı olmak demek değildir yani. Aslında romantizmin vahşi bir yanı vardır. doğaldır ve terbiye edilmemiştir. İşte ben bu yanını çoook seviyorummmm....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder