Sevmek nelere kadir…sevgi nelerin üstesinden gelir…yahut çok
şeyi yapmak için sevgi yeter mi?
Yakın zamanda çevremdeki birkaç çiftin sorunlarına şöyle bir
zoom yaptım. Hani pek hoşlanmam aslında insanların sorunlarına burnumu
sokmaktan. Ama tamamen hayatı anlamlandırmak adına bu hikâyeleri dinlemekte
isterim. Çünkü hayata dair yaptığım tespitlerin bazılarını bizzat yaşayarak değil
bu hikâyelerin benzerliklerini sıkça görerek edindim.(iyi bir evliliğimin olmasında bu izlenimlerden öğrendiklerimin çok etkisi oldu)
İster evli olsun isterse yıllar süren bir ilişki her iki
birliktelikte de sevgi bunun neresinde… ama ısrarla aşktan bahsetmiyorum. Çünkü
aşkın enerjisinin çok daha farklı, yaptırımının çok daha etkili olduğunu
düşünüyorum.
Bir ilişkinin başlaması için sevgi iyi bir yapı taşı. Yani bunun
üzerine inşa edilen bir ilişki uzun süre dayanıklı olabildiği gibi iki insanın ayrılmasını
da epey bir süre engelleyebiliyor. Ama bununla birlikte sevgiyle kurulmuş bir
ilişkide mantık biraz saf dışı kaldığı için kişiler doğal, biraz savruk,
fazlasıyla hoşgörülü ve anlaşmaya, ortayı bulmaya ısrarcı oldukları için iyi
bir misyonu varmış gibi görünüyor. Hâlbuki sevgi insanı doğal yaparken
karşısındakine karşı biraz da vurdumduymaz da yapabiliyor. Sevginin o hırçın rüzgârını
sevip kendini onun esintisine bırakan kişi içinden her geçeni paylaştıkça,
davrandıkça ve karşıdaki de sevginin yarattığı aşırı hoşgörü sınırlarını
zorladıkça bir süre sonra farkında olmadan ilişkiyi yıprattıklarını aslında
derinden incindiklerini göremez oluyorlar. Sevdikleri için birbirilerini
mütemadiyen affeden çiftler sahip oldukları kıymetli birlikteliği egoistçe sahiplenip
ilişkinin sadece kendisini mutlu etmek
için var olduğu düşüncesiyle karşısındakine doğal, bir yerde de ilkel benliğiyle
davranmış oluyor.
Sanıyorum insanlar ilişkilerini bu noktada çatlatıyor. Temel;
bu düşünce egoizmiyle sarsılıyor. “Karşıdaki ben ne yaparsam yapayım o beni
seviyor” gözüyle baktıkça, biri dur duraksız affetmeye çalıştıkça bu ilişkinin
terazisi bozuluyor. Birbirlerini çok seven insanlar bir bakıyorsunuz gözleri
yaşlı ayrılıvermişler. Soruyorum “seviyormusun?” - Evet diyor “ çok seviyorum. Ama
ilişkimiz çok yıprandı. İlişkide sevgi var ama ilişkiyi yürütecek tahammül
kalmadı” evet çok basit ama çok net bir analiz. Sevdiğimiz insana körü körüne
bağlanabilir miyiz? Yaşadığımız yüzyıl birine körkütük âşık olabilmeyi sağlayan
antiegozmi 8bunu ben uydurdum pek afilli oldu) yaşatabiliyor mu bizde. Elbette ki hayır. Kimseye
de kızmayın sakın. Yani “vay niçin körü körüne sevemiyor” diye. Olmuyor işte. Tıpkı
bedenimizdeki kanseri yaratan gdo lu besinler gibi ruhumuzun da genetiğini
bozan bir düşünce sistemi var. Kendinizi bunun dışında tutamazsınız. İnsanlar haddinden
fazla narsist olmuşsa, (bahsettiğim insanlar sizin dışınızda kalanlar değil. Hepimiz
öyleyiz. Eleştirilmeye kim açık ki Allah aşkına. Hepimiz övülmek, yüceltilmek
sınırsızca sevilmek istiyoruz. Ama iş vermeye gelince sevgimizi sunmakta oldukça
cimriyiz).farklı bir sonuç beklememiz fazla iyimser olur.
Böyle değişime uğramış insanların doğal davranarak sevginin
akışına bırakarak bir ilişki yürütmesi imkânsız. İlişki yürütmek bir sistemin parçasıdır.
Zekâ ister. Bir adım sonrasını düşünebilmeyi ister. Ve sen dur duraksız
savrukça kırdığın insanı sonra seviyorum seni diyerek kazanamazsınız. (Bu sözü
biri söylemişti kim hatırlamıyorum ama…) seviyorum demek bir hipotezdir. Ve hipotezler
ispat ister. Yani söylemek yeterli değildir. Bunu davranışlarla onaylatmak
gerekir.
O zaman bakıyoruz ki
neymiş sevince her şey güllük gülistanlık olmuyormuş. İki çıplak bir hamam
muhabbeti de yok yani. Gönüller bir olunca falanda bir numara yok. İlişki yürütmek
gelenekçi mantıkta göz göze diz dize bakışmakla olmuyor. Karşılıklı fedakârlıkla
oluyor. Karşındaki insanın değer verdiği şeylere değer vererek oluyor. Bak bunu
da söylemeden geçemeyeceğim yani. Bir arkadaşım vardı resim öğretmeni çokta başarılıydı.
Eşi de uzman doktordu. Eşi onun branşını çok aşağılardı. İnsanlar bunu yaparken
zannediyorlar ki o kişinin şahsına bir eleştiri değil; hâlbuki ben benim
sevdiğim şeyleri seven değil, sevdiğim şeylere saygı duyan beni anlayan ve
hoşgörülü olan ona anlamsız gelse de benim hedeflerime destek olan birini
isterim. Sonuç olarak arkadaşım eşinden ayrıldı. Kendilerini vazgeçilmez sanan
insanlar egoizmleriyle bir insanı kendilerinden soğuturken bazen kendi
yaşamlarını da bozduklarının ayırdını yapamıyorlar. İlişki bir kişinin ilişkisi
değildir. Bir ayrılık varsa iki mağdur vardır. En kötü ilişki bile ayrılık
sürecinde insanları yıpratır.
Neymiş canımmm; böyle ağzına geleni sayıp sonra öpüm geçsin
olmuyor. Kafanı kullanacaksın. Sevdiğini bir ömür yanında istiyorsan fedakarlık
yapacaksın. Öyle hayt huyt konuşmayacaksın. Eşin sana şunu yapma diyorsa ya onu
ikna edeceksin fikrinin yanlış olduğuna ya da yapmayacaksın. Zorla kimseye bir
şey benimsetemezsin.
Öpüyorum canlarım. Sevgiyle sevginizle sevgilinizle kalın
istediğiniz sürece….
2 yorum:
:d çok güzel bir yazı olmuşş çok önemli noktalara değinmişsiniz ..D özellikle seviyorum deyip kenara çekimek konusunda
teşekkür ederim esra hanım, herşey gibi sevmekte emek istiyor.
Yorum Gönder