14 Ağustos 2012 Salı

BİR İNSAN ÖMRÜNE KAÇ DOST SIĞAR


Bir insan ömrüne kaç dost kaç arkadaş sığar? Kimi çocukluk kimi gençlik kimi işte bu yaşlarıma denk gelen yetişkinlik diyelim( bunu da ben uydurdum sanırım) arkadaşlıkları. Gençken en çok kullandığımız sıfat dostluktu. Hemencecik söyleyiverirdik. Çocukken kan kardeşlikleri vardı ki bunu cerrahi bir müdehaleyle yapanlar vardı onlardan hiç bahsetmiyeyim ben çok korkardım. Yaş büyüdükçe daha temkinli olmaya başlıyoruz dost kelimesini kullanmak için.  Şimdi bu aralar favorim arkadaşJ Onca insan onca arkadaş… insan yüreği bir durak gibi kimi geliyor bir süre konaklıyor sonra çekip gidiyor. Kolay olmuyor elbette gelmeside gitmeside. Güvenmek zaman aldığı gibi incindiğinde iyileşmende zaman alıyor. Söz konusu böyle bir bağ olunca insan pek mantıklıda olamıyor.
Kocaman insan oldum. Kocaman derken yaş itibarıyla yani. Gerçekten özlediğim arkadaşlarım var elbette. Hatta araya zaman girmiş bile olsa yüreğimin bir tarafını ona ayırıp öylece beklettiklerim var. Hani derseniz ne oldu şimdi. Bitti mi?
Evet çoğuyla bitti. Her biriyle ortalama 5 yıl sürmüş olsa 7-8 kişi ediyor. Ee dost değinde eş gibi öyle çok sık değiştirilmiyor. Ama bitiyor. Başlarda bu beni çok üzüyordu. Ne oluyordu da ben çok sevdiğim insanlarla artık bir şey paylaşamıyor tıpkı ayrı dünyaların insanı moduna geçiveriyorduk. Hatta bir ikisinde şiddetli geçimsizlikle kavga dövüş ayrılıyorduk!
Büyüyoruz sanırım. Yani beni ilişkilerimi eni konu düşündüğümde kendimi ilişkinin ortasına koyup baktığımda arkadaşımla tanıştığım ve ayrıldığım zamanki “BEN”  e baktığıda arkadaşlığı başlatanla ayrılan aynı kişi değil. Değişmişim. Beklentim dünya görüşüm değişmiş. Evvelden tad aldığım konular beni kesmez olmuş. Ben büyümüşüm değişmişim ve oda boş durmamış oda değişmiş ve bakıyorsun ki bir gün o eski enerjisi kalmamış ilişkinin. Hatta bir süre geçmişin hatrına sürerken birliktelik. An gelmiş ben ilişkinin bitmesi ama doğal yollardan bitmesi için allaha dua ederken bulmuşum kendimi. Arkadaşlık yük olmuş sırtına. Sen almış başını gitmişsinde o bir yerlerde kalıvermiş yanında değil. Herşeyde olduğu gibi dostuluğunda zamanı varmış tıpkı masa gibi… nasıl eskiyor nasıl zamanı geçiyor oda eskiyor. Şimdi bunları yazdığım için kızacaksınız belki bana. Ama ben yıllarca kendime bu soruyu o kadar çok sordum ki. Sevmek ayrı bir şey birşeyler paylaşmak ayrı bir şey. Her gün yeni bir şey farkediyorsun ve bu farkındalık senin bile tahmin etmediğin dünyalara götürüyor seni. Değişime kim karşı koyabilir ki. Ben değişmem ben neysem oyum demek kadar ahmakça bir söz yoktur bence. Bir insan kütüklüğünü böyle bir cümleyle nasıl onaylar:) değişirim gelişirim büyürüm ayrılırım tekrar birleşirim renklenirim.. sürekli biteviye yenilenirim. Benim bu değişimimin aynısını bir başkasından beklemem yanlış. Herkes nasıl benimle aynı düşünüp , büyür bu mümkün mü.
Ve lütfen de kızmayın bana. Bu size nankörce gelmesin. İşin tek iyi tarafı şu olabilir. Geleni gideni hürmetle anın. Ve bazen benim deyimimle “ gelen ağamdır giden paşam”dır deyin saklı bırakın...
Esen kalın…

     a.       okul

Hiç yorum yok: