rafael-van gogh- rembrant- picasso- matisse- wermerr |
Pablo Picasso. Resim sanatı içerisinde büyük bir yeri olan
aynı zamanda bir muamma durumuna haiz bir sanatçı. Arkadaşlarla, yeni tanışılan
insanlarla yahut öğrencilerimle yapılan resim sanatına dair ilk sohbetlerde ilk
cümle( bu cümleyi niçin kurduğumu söyleyeyim; çünkü az bir bilgi birikimi olan
kişilerle Picasso pek tartışılmaz) ilk taşlama zavallı (ki zavallılığı sadece
bu suçlamalardan dolayıdır aksi halde oldukça mesut yaşamış bir zattır) Pablo Picasso
için “ o saçma sapan resimleri kim yapıyordu ya. O resimleri bende yaparım. Kim
veriyor onlara o kadar parayı” suçlamaları…
Bu gün Picasso’dan bahsederek çoğunun kafasında oluşan ve
hep bana sorulan sorulara ve soru işaretlerine cevap vermeye çalışacağım.
Bunlar neler mi?
-
“kadınları eğir büğrü çiziyor ona sanat eseri
diyorlar. Nasıl oluyor”
-
Niye bu kadar çok beğeniliyor
-
Kim o resimlere o kadar para veriyor
-
“ hocam bu resimlerde ne anlatmış acaba”
Aklınızda benim aklıma gelmeyen başka bir
soru varsa sorabilirsiniz.
Evet, geçelim soruların cevaplarına:
Picasso ulu önderimiz Atatürk’le aynı yılda doğmuş İspanyol bir
ressam. İspanyol olduğunu nasıl hatırladığımı da söyleyeyim birçok resimde boğa
resmi çizmesinden.
Picasso’nun yeteneğiyle ilgili bilmemiz gereken ilk şey onun
15 yaşında iken bir rafael gibi rembrant gibi resim çizebilme
yeteneğine sahip olmasıdır. İşte asıl soruda buradadır. Kafası çalışan her
insan şunu sormalı “böylesine yetenekli ve gerçekçi resimler yapabiliyorsa
niçin 15 yaşında ünlenmedi.” Kim biliyor Picasso’nun o resimlerini. Görseniz tanımazsınız.
Benzetemezsiniz yani. Ben bazen öğrencilerime gösteriyorum Picasso’nun ünlü horoz resmi ile kilisede dua eden kız tablosunu bana bu resimleri yapanın aynı kişi
olamayacağını yahut dua eden kızı yapının daha iyi bir ressam olacağını
söylüyorlar. Bu durumu anlatmak için daha
güncel bir örnek vereyim. Müslüm gürsesi
herkes tanır ve o kadar çok taklitleri çıkmıştır ki hatta bir defasında sesi
oldukça çok benzeyen Hakan Taşıyan’ın bir çay bahçesinde şarkısı çalar Müslüm Gürses
“ yav ben bu şarkısı ne zaman okudum” diyecek kadar kendisine benzetir. Nitekim
Hakan Taşıyan diye biri yok artık. Yani bir Müslüm Gürses varken ikincisinin
bir anlamı yok. Ve yine yani.. Bir Leonardo da vinci varken rafello varken
ikincisinin olmasının bir anlamı yok. Ayrıca Picasso 1900 lü yıllarda yaşarken 1500 lü yılların sanatını
yapabiliyor olmasının da bir enteresanlığı yok yani.
PİCASSO- HOROZ RESMİ- KİLİSEDE DUA EDEN KIZ |
PİCASSO- AVİNGNONLU KADINLAR |
bodrumuna kapatarak 6 ay boyunca hiç çıkmadan 600 resim yapması ve kendi akımını yaratması. Evet, Picasso’nun önderi olduğu kübizm böyle ortaya çıkmıştır. Elbette bulduğu şeyin ne olduğunu bilmiyordu ama farklı sıra dışı Matisse ile boy ölçüşebilecek özgünlükte bir eser olduğunun farkındaydı. Bu resim Avingnonlu Kadınlar adlı tablosuydu. Arayış içindeki Avrupa sanatı için iyi bir yoldu ve kendisiyle birlikte birçok sanatçıya da ilham verdi. Resimdeki kadınlar anatomisi bozulmuş bakışları düz ve anlamsız, mekansız, perspektifsiz ve bakış açısız bir resimdi.
Bunu yapmak oldukça zor. Size bir kompozisyon hazırlasam karşınıza birkaç model, bir meyve tabağı hazırlasam ve desem ki “ bunu öyle bir çizin ki kadın oldukları anlaşılsın ama kadına benzemesin, meyvenin meyve olduğu anlaşılsın ama meyveye benzemesin, mekan olmasın perspektif olmasın” gibi kurallar koysam nasıl bir resim çıkarabilirsiniz. İşte buradan Vincet Van Gogh un resmine geçiş yapacağım; o da Ayçiçekleri tablosunda sadece sarı ve tonlarını kullanarak kontrastı yaratmıştı. Çoğu ressam bunu yapmak için sarının yanına mor yahut mavi tonlarını kullanırdı. İşte biraz böyle bir şey sanatçı olmak. Size oyun hamuru verip bundan çekiç yap demek gibi bir şey.
MATİSSE- YAŞAMA SEVİNCİ |
Ressam hafızam iyidir. Sanırım 100 e yakın sanatçı tanıyorum.
Ama bu demek değildir ki en iyi 100 ressam bunlardır başka yok. Adı hiç tarihe geçmemiş
çok iyi resim yapan ressamlarda vardır. Hatta ve hatta “ ya bizim mahallede bir
amca vardı şöyle resim yapardı” veya “ trt 2 de ki Bob Rose ne güzel resim
yapıyor o çok iyi bir sanatçı değil mi” bile diyebilirsiniz. Ama bu onları
sanatçı yapmadı yapamaz da. Çünkü trt 2 de ki bob rosa seri üretime geçmiş işçi
edasında hiç yeni fikirler denemeyen aynı şeyleri tekrarlayan bir ressamdan
başka bir şey değil. ( Resim Yapana Ressam Denir. Yaptığı Eser Eserlikten
Çıkmış Ve Sanat Eseri Kavramını Almışsa O Zaman Ressamı Sanatçı Olur)
VAN GOGH- AYÇİÇEKLERİ |
Benim Amerika ya gitmemiş olmam onun varlığını yok yapmıyor.
Gittiğimde de orayı ben keşfetmiş olmuyorum.
Yapılmış bir şeyi yapmak orijinallik değil yani.
Çok beğenilmesine gelince, beğenmek kavramı farklı bir şey. Ben
Picasso’yu beğeniyorum onun eserinin evimde olmasını isterim ama bu onun resimlerini
dayanılmaz güzel yapmıyor. Tarihte bir akım yaratmış radikal anlatımları olan sıra
dışı bir resim olduğu için beğeniyorum. Zaten sanat tarihi bilgisi olmayan
birinin beğenmesi de oldukça yapmacık olacaktır. Biraz uzatıyorum belki ama
bunu açmak istiyorum.
Wermerr 1300 lü yıllarda yaşamış bir ressam öldükten 300 yıl
sonra resimleri ünlenmiş. Resimleri insanda heyecan uyandıracak türden değil. Hani
şu inci küpeli kız tablosu olan. Adamı doğru düzgün tanıyanda yok zaten. Biyografisi
yazılırken zorlanılan bir ressam. Onun resmini de isterim duvarımda çünkü beyni
dönemin zevkinden 300 yıl ileride olan bir kişinin resmini izlemek bana keyif
verir. Resim tek başına anlam taşımaz ressamıyla dönemiyle ve bazen konusuyla heyecanlandırır
insanı.
O resimlere o kadar para verenlere gelince… işte burası
oldukça enteresandır. Yaşadığımız çağda herşeyin bir fiyatı vardır. Çok zenginlerin
paraları bankada borsada yatar onlarda faizini yiye yiye yaşarlar. Ama elbette
bunu takip eden borsacıları vardır. Yok parayı şuna yatır yok buna yatır diyen
onun mal varlığını korumaya çalışan paralı muhafızları. Ama öyle bir şey
söyleyin ki fiyatı hiç düşmesin ve her el değiştirdiğinde fiyatı artsın, hatta
geliş fiyatı falan olmasın tutturduğuna satabildiğin bir objen olduğunu düşün… Picasso’nun
tablosunun 104,160,000 dolara (208
milyar eski parayla trilyon)satın alındığını biliyorsunuz (diyorum çünkü daha
evvel ‘sanat eserlerinin rekor fiyatları’ baylığı altında yazımda bahsetmiştim)
Düşünsenize hiç değer kaybetmiyor bu kadar paraya kaç ton
altın alırsınız. Nereye koyacaksınız hem bide altın fiyatlarını takip etmek
zorunda kalacaksınız. Hem küçük hem saklaması kolay hem hiç değer kaybetmiyor. İşte
bu yüzden çook çok zenginler yatırımlarını sanat eserlerine yapıyorlar…
Resimlerde ne anlatmış… Picasso’nun bir sözüyle açıklamak
isterim.
“Herkes sanatı anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü
anlamak istemiyorlar? İnsanlar anlamaya çalışmadan
geceyi, çiçekleri sevebiliyorlar. Ama sıra resme gelince ille de anlamaları
gerekiyor. Resimleri açıklamaya çalışanlar yanlış yoldalar. Resimlerimden
birine bakan bir seyirciden nasıl olur da benim
yaşadığım şeyleri yaşamasını bekleyebilirsiniz?” fazla söze ne hacet…
Sanat sohbetlerimiz hiç eksik olmasın…
a.okul
5 yorum:
Hocam, gerçekten akıllı birisiniz.Ben resimi hiç sevmezdim çünkü her şeyden anlam çıkarmaya çalışan insanlar ve enteller beni sinirlendirip sanattan soğutmuşlardı.Picasso'nun “Herkes sanatı anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü anlamak istemiyorlar? İnsanlar anlamaya çalışmadan geceyi, çiçekleri sevebiliyorlar. Ama sıra resme gelince ille de anlamaları gerekiyor. Resimleri açıklamaya çalışanlar yanlış yoldalar. Resimlerimden birine bakan bir seyirciden nasıl olur da benim yaşadığım şeyleri yaşamasını bekleyebilirsiniz?” sözü de tam da anlatmak istediğim şeydi.Sanırım Picasso'nun eserleri ve ve postmodern sanat bir fanteziden ibaret.Mükemmellik bile bir süre sonra sıradanlaşmış ve sırf farklı olmak adına bu tür sanat akımları ortaya çıkmış.Eserler o kadarda şaşalı ve güzel değil ama olayın kendisi güzel sanırım.Bilimsel düşünmeyi seven biri olarak modern sanat ve sonrası bana çok garip geliyor : tıpkı insanoğlunun kendi kendine yarattığı zihinsel bir fetiş gibi.Fikir içerikli olmayan romanlar da öyle geliyor.Yakın zamana kadar bunlardan nefret ediyordum kendimi neden sevmediğimi anlatamıyordum ve çamur atıyordum.Birisi bana sırf tarzın olmadığı için çamur atamazsın bu onları kötü yapmaz demişti . Sanat gerekli yada gereksiz diyemiyorum sadece tarzım değil.Sanırım toplumda da bi eğri büğrü resimleri kim seviyor yauw çok kötü diye çamur atmalarının sebebi de bu.
Hocam, gerçekten akıllı birisiniz.Ben resimi hiç sevmezdim çünkü her şeyden anlam çıkarmaya çalışan insanlar ve enteller beni sinirlendirip sanattan soğutmuşlardı.Picasso'nun “Herkes sanatı anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü anlamak istemiyorlar? İnsanlar anlamaya çalışmadan geceyi, çiçekleri sevebiliyorlar. Ama sıra resme gelince ille de anlamaları gerekiyor. Resimleri açıklamaya çalışanlar yanlış yoldalar. Resimlerimden birine bakan bir seyirciden nasıl olur da benim yaşadığım şeyleri yaşamasını bekleyebilirsiniz?” sözü de tam da anlatmak istediğim şeydi.Sanırım Picasso'nun eserleri ve ve postmodern sanat bir fanteziden ibaret.Mükemmellik bile bir süre sonra sıradanlaşmış ve sırf farklı olmak adına bu tür sanat akımları ortaya çıkmış.Eserler o kadarda şaşalı ve güzel değil ama olayın kendisi güzel sanırım.Bilimsel düşünmeyi seven biri olarak modern sanat ve sonrası bana çok garip geliyor : tıpkı insanoğlunun kendi kendine yarattığı zihinsel bir fetiş gibi.Fikir içerikli olmayan romanlar da öyle geliyor.Yakın zamana kadar bunlardan nefret ediyordum kendimi neden sevmediğimi anlatamıyordum ve çamur atıyordum.Birisi bana sırf tarzın olmadığı için çamur atamazsın bu onları kötü yapmaz demişti . Sanat gerekli yada gereksiz diyemiyorum sadece tarzım değil.Sanırım toplumda da bi eğri büğrü resimleri kim seviyor yauw çok kötü diye çamur atmalarının sebebi de bu.
kusura bakma epeydir bloguma vakit ayıramıyorum. yazını dikkatlice okudum. güzel bir sonuca ulaşmışsın. yalnız şunu düzeltmeliyim. sanat tarzım değil cümlesi. çünkü öyle bir şey yok sadece eseri veya yorumu beğenmeye bilirsin. ama sanat senin ruhunda var. bu aslını inkar etmek gibi olur çünkü..
Yorum Gönder