Aşk deyince kadın gelir ya akla. Ne bilim belki benim aklıma
geliyordur. Aşk gibi tutkulu bir şey kadın gibi bir güzelliğe daha çok
yakışıyor sanki. Fazlamı feminen oldu ya. Ya işte öyle. Aşkla kadın yazı ile
tura gibi sanki. Bak burada da bir ironi oldu! Zıt mıyız yoksa biz yaaaa!!!!
yıllar önce izlediğim en güzel aşk filmi- RÜZGAR GİBİ GEÇTİ |
Her neyse. Bu, bu gün fark ettiğim bu gün hissettiğim bir
durum değil. Aslında uzun süredir fark ettiğim hatta birkaç yıl evvel roman
yazma sürecinde konuya hakim olmak adına sorup soruşturduğum, aşk sohbetleri
açıldığında kulak kabarttığım, insanların hikayeleri deşelerken fark ettim. Sanki
(ya dilim varmıyor aslında da şüphem oradan:) aşk erkeklere daha çok yakışan
bir şey. Ve sanırım onlar bizler gibi eline yüzüne bulaştırmadan seviyorlar. Sevmek
erkeğe sevilmek kadına daha çok yakışıyor.
Filmlere bakın hangi aşk filmi sizin içinizi sızlatıyor
kadın severken mi yoksa erkek severken mi. Terkedilen erkek mi daha hüzünlü
kadın mı? Şimdi aklıma gelen iki film: melekler şehri, izleyenler bilir baş
erkek karakter bir melektir ve doktor olan bir kadına aşık olur onun için insan
olmaya razı olur. Sonra alacakaranlık serisi, genç kızları böylesine çılgına
çeviren şey Edward’ın yakışıklılığı falan değil, hatta ben ilk gördüğümde bunun
nesini beğeniyorlar oğlanın kanı çekilmiş kupkuru bişi demiştim. Edward’ı da
böylesine çekici kılan şey aşk. Hatta filmde kız da Edward’a aşıktır ama kimse
onun aşkının büyüklüğünden heyecanından bahsetmez. Aşık olan erkek daha dikkat
çeker.
Şimdi gelelim durumun psikolojik yanına. Ya evet biliyoruz
aslında yıllardır duyarız. Erkeklerin at, avrat, silah üçlemesini. Bizde yoktur
mesela. Bizde çocuğum, evim, mutfağım. Bu üçlemin içinde erkek yoktur. Sanırım birazda
bundan kadınların yalnız yaşayan erkeklere oranla hala güçlü kalabilmeleri. Oysa
erkek, sanki bu dünyaya sadece sevmek için gelmiş, kadınların o iç
çekişmelerinden uzak doğal, saf, sade ve tutkuyla sevmek istiyorlar. Sevdiklerinde
her kadın güzel, sevmediklerinde terk etmek için her yol mubah onlara. Bunu örneklerle
desteklemek o kadar kolay ki. Terkedilen bir erkek zavallı olurken terkedilen
bir kadın hırsıyla kavrulur. Kadın yuvasının bozulmasından sıkıntılıdır sadece
bir erkeği kaybetmekten değil. Erkeğin üçleminde çocuk olmadığı için
terkedilirken çocukları bahane göstermek aklına gelmez. Ama kadın evi ve çocuğu
ön plandadır ve onlar için sevmediği bir adama katlanabilir. Ama bunu erkek
yapmaz. Erkek sevilmediği ve sevmediği bir kadına katlanmaz.
Ve işte tam bu nedenlerle aşk erkekler için yaratılmış bir
kavram. Ve en çokta onlara yakışıyor. Bizim beynimiz aşkın duruluğunu
kavrayabilmek için fazla karmaşık. …
Aşkımmm aşk en çokta sana yakışıyor:)
4 yorum:
Gülümsedim okuduktan sonra :)
Beynimizin o karmaşıklığı izin vermiyor sanırım öyle duru sevmemize. Onlar tüm o düz halleriyle, senin de dediğin gibi sevdiklerinde seviyorlar, sevmezlerse gidiyorlar.
Bizim için ise durum çok daha karmaşık çookk, ifade edilemeyecek kadar :)))
Nurten
malesef bizizm gerekçelerimiz var severken oysa erkeklerin böyle bir gerekçesi yok.
bu arada venüsün kalbine hoşgeldin
Hoşbuldum :)
Çok sevdim ben burayı :)
Çok güzel yazıyorsunuz, bir de Van Gogh'a bayıldım!!!
çok teşekkür ederim. paylaşımlarımız uzun soluklu olur umarım. esenlikler...
Yorum Gönder