Resim yazısı ekle |
Enteresan filmdi. Çok film izlediğimi biliyorsunuz artık. Ama
her seferinde beni bu klavyenin başına oturtan çok az film çıkıyor. Eşim çok
sıkıldı. Gerçi onun böyle durumlarda söylediği şudur “hayatım senin için seçtim
bu filmi!!!” yanii öyleymiş işte. Bu da o filmlerden biri. Çoğunun sıkıldığı
ama benim içinde çook şey bulduğum bir film.
Bir kadın yaratmak… yahut bir sevgili diyelim. Kaleminizden çıkan
her cümle onun eylemi oluveriyor. Ne yazarsanız onu yaşıyorsunuz hayalinizdeki
sevgiliyle. Hayaliniz ne olurdu… sürekli tatmin olmak isteyen nefsinize uygun
ne yaratırdınız. Gerçek üstü şeyler ne kadar heyecanlı oluyor değil mi. Düşünsenize
mesela Edward ve kirsten gibi. Bir vampir olan bir genç yemeğine aşık oluyor. Böylesine
imkansızlar ne kadar heyecan verici. Hayranı olduğumuz, takılıp kaldığımız ne
var sıradan olan. Sıradan bir adam karşınıza çıkar ve siz sıra dışı bir aşk
yaşarsınız onunla. Böyle bir hikaye yok. Böyle bir senaryo yazılmadı. Olmayacakta.
Nefsimiz sıra dışına heyecan duyarken vasat bir kadın vasat bir güzellik bir erkeğin
rüyası olabilir mi .ve yine farz edin tıpkı bir sipariş verir gibi en ince ayrıntısına
kadar belirttiğiniz bir sevgilide olmazsa olmaz nedir? Ne onu böylesine çekici
kılar kim bilir belki de vazgeçilmez. Nasıl bir kadın yahut erkek sizin onu dur
duraksız sevmenize yetenek şeyler yapar. İnsana cazip gelen nedir. Bir film
kahramanı yahut bir süper kahraman mı olması lazımdır vazgeçilmez olması için.
İzlerken hep kafamda olan ilerledikçe kaosu fark ettiğim bir
filmdi. Evet aslında sonunu bildiğim bir filmdi ama izlemek keyif verdi. Görmek
istedim. Duymak istedim. Biliyordum u içimde yüksek sesle söylemek istedim.
Bir kadını yahut bir erkeği çekici kılan şeyi biliyorum
sanırım. Ama hemen söylemeyeceğimJ filmde etkilendiğim
başka şeylerde oldu. Yazarlık mesleğini konu alan her türlü film ilgimi çekiyor
açıkçası. Daha evvelde Paris’te gece yarısı filmini paylaşmıştım. Evet oda
bende aynı heyecanı yaratmıştı. Yarım kalan romanımı bitirme heyecanı sarmıştı.
Bazen bomboş ve çok geniş zamanlarım olsun istiyorum. Sırf yazmak için. Yaşamadan
geçireceğim anlar istiyorum. Yazdıklarımı okumadan 30 - 40 sayfa yazmak
istiyorum. Romanıma ilk başladığımda günde 60 sayfa yazıyordum. O heyecanımı
özlüyorum bazen. Filmde genç bir yazar olan calvin in yaşamının bir parçasında
geçiyor olay. Calvin garip biri. Tanımlamalar yapmam doğru olmaz. Bazen görünenden
çok daha fazlası oluyor karakterler. Filmdeki bazı cümleleri çekip alıyor
beynim. “amatörler bir romanı tamamen bitiremez” gibi. Evet bu beni biraz
yaralıyor. Aslıda profesyonel olduğumda söylenemez zaten. Ama bir işi yarım
bırakmış olmak yine de kendim için bir hayal kırıklığı…
Her neyse söylüyorum. Bir kadını yahut bir erkeği çekici
kılan sanırım özgür olması. Size bağımlı sizin yaratığınız bir mükemmel dahi
olsa, sırf siz yarattığınız için bile tüm mükemmelliğini alıp götürür. Kaybetmekten
korkmadığınız bir dünya güzeli neye yarar ki. Sonsuza dek dizinizin dibinde
oturan ve aklınızdan “ bana ‘seni seviyorum’ de “ dediğinizde söyleyiveren
birinin aşkı ne kadar kıymetli olabilir. Aslında insanoğlu sıradana daha
meyilli sanırım. Konu onun güzelliğiyle falan alakalı değil, onun ne kadar
özgür olduğuyla ve özgürken sizi seçip seçmediğine de bağlı. Gerçek bir zafer o
zaman. Seçme şansı varken seçilen olmak güzel. Alternatiflerin varken tercih
edilen…o ütopik sevgililer sanırım belleğimizin bir oyunu bizim için. Hayal edin
dünyanın en güzel kızını yahut erkeğini ve kendinizi o görüntünün yanına eşiymişsiniz
gibi hayal edin. Görüntü iyimi? Sanırım değil.
Tıpkı Türk filmlerindeki gibi ayrı dünyaların insanı gibi duruyor değil mi?
Aslında yazıp yazmamak konusunda tereddüt ettiğim ama bir
türlü bastıramadığım bu cümleleri de paylaşmak istiyorum. Evvela üst kısımlarda
bahsettiğim yaratma kelimesi ürkütmesin sizi olur mu. Elbette ki yaratma derken
insani yaratmadan bahsediyorum. Bunu çözdükten sonra Allah'ın yaratmasına
değinmek istiyorum. Allah bize niçin irade verdi? milyarlarca yarattığını insanın kendisine bir bitki gibi bir karınca gibi kulluk etmesini isteseydi onlardan biri oluverirdik bizde. Ama Yüce yaratanım kendisini bize tanıttı ve irade verdi. Çünkü kıymetli
olan gerçekten bu. Şeytana uymak varken kötüyü yapmak daha kolayken onun aşkına
boyun eğmek ve sevmek. İşte bu!!! İşte bu yaratanım allah’ın kuluna cennetle
mükafatını hak ettiren durum.
Aslında size birbirinden çok ayrı gibi görünse de tüm
yazdıklarımın bir bütünün parçası olduğunu görmenizi beklediğim paragraflar. Dilerim
filmi izlemişsinizdir ve yorum yazarsınız. Esen kalın!
---------------------------------------------
Yapım:2012 - ABD,
Tür:Komedi, Romantik,
Süre:104 dakika
Yönetmen:Valerie Faris, Jonathan Dayton,
Oyuncular:Antonio Banderas, Deborah Ann Woll, Annette
Bening, Paul Dano, Steve Coogan, Zoe Kazan, Chris Messina, Aasif Mandvi, Toni
Trucks, Alia Shawkat, Elliott Gould, John F. Beach, Barrett Perlman, Wallace
Langham,
Müzisyen :Nick Urata,
Görüntü Y.:Matthew Libatique,
Senaryo:Zoe Kazan,
Yapımcı:Bart Lipton,
4 yorum:
Filmi izlemedim ama çok ilgimi çekti. İlk fırsatta izleyeceğim. Bu arada istediğimiz gibi yarattıımız biriyle birliktelik çok sıkıcı olurdu sanırım :)
Sevgilerimle...
sanırım öyle. repliklerin belli olduğu sürprizsiz bir yaşam gibi. filmi izlemenizi tavsiye ederim. hoş bir film. ayrıca bloguma katılman sevindirdi heyyfi hoşgeldin:)
sanırım bu yazı bana hayata farklı bi açıdan bakmam mı sağladı istediğim biriyle evlenmiş olsaydım hayatım sıradan olurdu ama şimdi ise hatatım çok heyecanlı paylaşım için teşekkür ederim.
bay veya bayan mükemmel değilde bizim zıttımız ama bizi tamamlayanla evlenmeli sanırım. herşeyini kontrol edebildiğimiz birisi ne kadar çekici olur ki dimi:)
ayrıca bloguma katlmına isminle hitap etmek isterim adsızzz:)))
Yorum Gönder