Gençsin daha
bedenin bile yeni algılamaya başladı yaşadığın dünyayı. Ruhun hala hazır değil
aslında. Merak ve heyecan kasıp kavururken seni sen izlemelisin tüm olan biteni
çevrende. Köreltmeden içindeki heyecanı. Hayatın tadı ayrıntılarda gizlidir.
İyi bakmalı ve iyi görmelisin gerçek ne. Gerçek sana diretilen mi yoksa senin
anladığın mı? Gel gitlerle geçecek çoğu zamanın hatta bazen kendinden bile şüphe
edeceksin. Ben neyim ve ne istiyorum. Sevdiğimi gerçekten seviyor muyum? Yoksa
bu bana dikte mi edildi diye.
Daha kaç gün
oldu anacığının koynundan çıkalı. Pembe topukların yere basalı kaç gün oldu.
Onlar nasırlaştıkça öğreneceksin her şeyi. Söylesene kaç katmer oldu
topukların. Kaşların düştü mü gözlerinin üstüne.
Sen daha taze
bir filiz gibisin. Eğilip bükülürsün ama korkma evladım. Kırmaya gücü yetmez
kimsenin. Her seferinde dimdik kalırsın. Gücünü körpeliğinden alacaksın. Sertleştikçe insan çabuk bükülmüyor ama çok
sert esince rüzgâr bir anda kırılıveriyorsun.
Kimin ne
dediğinin bir önemi yok, kimin ne düşündüğünü bilmelisin. Bunun önemi de
şundandır. Dost mu düşman mı diye de değil. Sadece alanıma ne kadar girebilir diye. Yani sen istemediğin sürece kimse
sana zarar veremez. İnsan zararı en savunmasız ve iki gözü kapalıyken görür.
Kimseye iki gözünü kapamamalısın. Tabi bu insanlara güvenmeyeceğin anlamına
gelmez. Dostlarından çok şey beklemezsen çok güvenmende sorun yaratmaz.
Aradığın güç ve kuvvet sadece senin içinde. Kimsede senin yaralarını saracak merhem yok. Sen kendini kendinden
yaratacaksın her seferinde.
Dostların
yarendir hayatında. Yoldaştır bu hayat denen yolculukta. Yol kenarındaki
çiçeklerdir. Gördüğün bu manzaraya renk katarlar sadece ama asla hayatın ta kendisi değildir.
Onlara gerektiği kadar özen gösterecek ve önem vereceksin. Her şeyde olduğu
gibi asla gerektiğinden fazla ciddiye almamalısın. Senin birinci sorumluluğun
kendinsin. Önce kendini iyi tutmalısın. Tutmalısın ki çevrene bir faydan olsun.
Kısık bir ateş çevresini ne ısıtır ne de ışıtır.
Şiddeti gördüğünde
çevrende çok korkma. İnsanlık dışı diye adlandırılan
her şey bir insan icadıdır. Bunu yaratan sebepleri belirlemek gücünün
yettiğinde ortadan kaldırmak gerekir. Hiç kimse ilkokula başladığı gün ömrünün
geri kalanını mahkûm geçirmeyi hayal etmemiştir ya da daha çirkin yerlerde. Her
çocuk güzel ideallerle başlar yola. Yoluna taş koyan sebepleri ortadan
kaldırmak gerekir.
Dinlemeyi
bilmesin, tabi kendini fazla kaptırmadan. Empati kurarken unutmamalısın ki. Bu
kaderleri yazan ilahi bir güç var. Asla fazla sorgulama. Her olayın bir sebebi
vardır. Senin yapabileceğin en iyi şey yanlışa düşmemek için temkinli olmak.
Bazı insanlar dolaşık ip gibidir. Çözmek mümkün olmaz bazen. Senin görevinde
değildir zaten. Kendini fazla yoracağın durumlara sokma. Su akar yolunu bulur acele etme.
Kendini hayatın
neresine koyarsan o olursun. Kendi kaderini kendin belirlersin hayat denen
pazarda. Değerin nedir bunu iyi belirle. Sen yafta istemesen de insanların
birinci görevidir tanıştıkları insanları yaftalamak. Bu nedenle ilk izlenimleri
hep iyi tut. Düşman edinmek
sanıldığından daha çok enerji gerektirir insana. Dostluklar da öyle ama en
azından başını yastığa koyduğunda daha huzurlu olursun.
Ve asıl en
önemli ders Allah’la bağlantını asla koparma o sana gerektiği zaman gerektiği
kadar gücü verecektir. Ona kimseye yakın olmadığın kadar yakın olmalısın. Seni
herkesten daha iyi tanıyan odur. Doğruyu ve yanlışı sana o daha doğru öğretir.
Eğer bir işi yaparken hırsız misali heyecan basıyorsa içini, iyi değildir
yaptığın. Yaptığından memnun değilken bile yüzünde bir tebessüm varsa iyi bir
iş yapıyorsun demektir. Bu da Allahın insanlara verdiği vicdandır.
Sonra;
Ellerini iyice
açmalı kollarını iyice kaldırmalısın. Ve hissetmelisin rüzgârı parmaklarının
arasından geçen. Ve demelisin “Ey hayat bekliyorum tüm sürprizlerini işte şimdi
hazırım. Ve güçlüyüm. Yaz senaryonu alabildiğince”. Ağlamakta lazım bazen
gülmekte. Bu değil midir hayat.
A.OKUL
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder